Ne bekleyen söz kalsın ne de gönderilmemiş mektuplar…
İç dünyasının kapılarını size açan bir kadın, yaşadığı toplumda gördükleri ve gözlemledikleri kalemine sarılmış; mürekkebinden akıp kurtulmak için çırpınıyor sanki!
Neden onun kalemini seçmiş kelimeler?
O da hemcinsleri gibi uzun zaman önce bu baskılarla mücadele etmiş; boğuşmuş... dellenmiş... o kafesten
kurtulmuş, belki de bundandır!... bilinmez!
Ama o artık geriye bakmıyor ve diyor ki:
Tanrı niye kafamızın önüne iki göz koymuş dersiniz?
Geriye bakmamızı isteseydi birini arkaya koyardı stop lambası gibi... değil mi ama?!
O zaman ne yapıyoruz?!
Daima ileriye!
Tıpkı Atamızın bize öğütlediği gibi:
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın...”
- Gazi Mustafa Kemal