Yirminci yüzyılın ikinci yarısında toplumsal yaşama ilişkin alışkanlıklarımızı ve değerlerimizi sorgulamamızı sağlayan Michel Foucault kadınların özgürleşme hareketi için neler düşünüyor? Temelinde dilin bulunduğu tüm kurumları altüst eden bir yaklaşım geliştiren Jacques Derrida kadının özne olmasıyla ilgili neler söylüyor? Toplumu ve dili özgürleştirmeleriyle tanınan bu iki felsefeci kadın hareketine nasıl yaklaşıyor, feministlere yol göstermek, onlarla birlikte düşünmek için çaba gösteriyorlar mı? Foucault cinsel ayırım söz konusu olduğunda körleşiyor mu? Derrida feminist yaklaşımın metafiziğini sarsmayı istiyor mu? Roy Boyne, tüm bu soruları yanıtlamak için yapısalcılık sonrası dönemin önde gelen felsefecileri Foucault ile Derrida’nın yapıtlarındaki feminizmle ilgili ipuçlarını bir araya getiriyor ve derin bir araştırma sonucunda postmodern hareketin feminizme bakışını açığa çıkarıyor.