Bu kitap dizinin ikinci cildi olarak başta Rusya olmak üzere Çin ve dünyadaki diğer araştırmacıların görüşlerini içermektedir. Çin’in sosyalizmin tarihi üzerine en önemli araştırmacılarından olan Li Shenming’in bu iki ciltlik eseri dünyanın ilk sosyalist devleti Sovyetler’in ve 93 yıllık parlak bir komünist partisinin neden dağıldığını incelemektedir. Kitabın 1. cildi, Çinli araştırmacıların araştırmalarını sunmaktadır. Şüphesiz bu incelemenin amacı dünya sosyalist akımının bu büyük olaydan çıkarabileceği derslerle ilgilidir. Böylece kitap dünya sosyalizminin tarihini incelemek ve tartışmak isteyenler ve Rusya Marksistlerinin de görüşlerini incelemek için çok zengin veriler sunmaktadır.
Kitap aynı zamanda bugünkü Rusya toplumundaki durumu ve Sovyet tarihinin nasıl değerlendirildiği üzerinde durmaktadır. Bugün Rus aydınlarının bu tarih üzerine düşünceleri büyük değişim göstermektedir. Kitap özellikle, Gorbaçov, Yeltsin ve Putin dönemi arasındaki farklılıkları incelemekte, Putin yönetiminin, A.B.D. ve NATO’dan gelen tehditleri savuşturmak için ülke içinde aldığı önlemleri değerlendirmektedir.
Çinli Marksist araştırmacılar 1970’lerin sonlarından itibaren Sovyetler Birliği tarihi ve toplumu üzerine araştırmalarda, önemli bir gelişme kaydetmeye başlamıştır. Bu gelişme Çin’in motoru olan Ç.K.P’nin teorik inceleme araştırma alanında özellikle 1957’den itibaren adım adım savrulduğu hatalı “sol” çizginin aşması ile bağlantılıdır. Özellikle 1966-76 Kültür Devrimi döneminde Sovyetler Birliği tarihi ve Sovyet Komünist Partisi hakkında oldukça absürt fikirler ve araştırılması tabu olan alanlar yaklaşımı egemen olmuştu. Söz konusu dönemde bu alanda neredeyse hiçbir ciddi ürün ortaya çıkmamıştı. Çin’in bu alandaki en saygın eski kuşak araştırmacısı olan Chen Zhihua’ya göre “bunun sonucunda bu ülkede kapitalizmin restore edildiği ve hatta “sosyal emperyalist” bir toplum kurulduğu düşüncesi tartışmasız bir doğru olarak kabul edilmişti.” Bilimsel tarihsel materyalizm yerine doğrularla, yanlışların iç içe geçmiş olduğu bir eklektik bakış etkiliydi. Bu araştırmacıya göre dünyada üzerinde en fazla duygusallığın ve önyargının bulunduğu tarih Sovyet tarihidir ve bu yüzden Marksistlerin işi çok daha zorlaşmaktadır. Batılı siyasi çevreler ve çeşitli Sovyet liderleri bu önyargıları oluşturmak için ellerinden gelen tüm çabayı göstermişlerdir.
Çin’de hızla gelişen çalışmalar içersinde, son 25 yıl içersinde bu alanda 200’ye yakın akademik kitap, önemli Sovyet figürlerine ait monografi türü kitap dâhil olmak üzere 112 çeviri kitap ve 611 bilimsel makale yayınlanmıştır. Çinliler araştırma sürecine oldukça geç başlamalarına karşın toplumsal ihtiyacın zorlaması ile oldukça sağlam bir temelde yola koyulmuşlardır. Araştırma kaynakları zenginleşmiş, Batılı ve Rus araştırmacıların görüşlerinden yararlanılmış, genelde farklı ve zengin bakış açılarını içeren bir disiplin oluşmuştur.
Dünya-tarihsel ilerleme boyutundan bakıldığında, Marx’ın sosyalizm teorilerini Rusya toplumunda yerelleştirmeye ve çağa uyarlamaya çalışan, dünyanın ilk sosyalist devletinin inşa çabası 20. yüzyıl ve daha sonraki insani gelecek açısından en önemli olayların başında gelmektedir. Bu büyük olay, Marx’ın kapitalizmin çöküşü, sosyalizmin zaferi kaçınılmazdır biçimindeki teorisinin açık kanıtını oluşturmuştur. Aynı zamanda olayın kapitalizmin en geri parçasında gerçekleşmesi, hem doğu, hem batı halklarında büyük bir bilinç sıçramasına yol açmıştır. Yazara göre Sovyet tarihinde dört figür ve dört dönem ele alındığında sosyalizmin inşasında en yaratıcı teorik ve pratik çabanın Lenin ve Stalin döneminde yürütülmüştür. Buna karşın Kruşçev ve Brejnev dönemleri ise teorik açıdan gerileme, yapıbozum, pratikte ise başarısız reformlar, var olanı tüketme dönemidir. Brejnev dönemi muhafazakâr istikrar ve ayrıcalıklı elitin oluşum dönemidir. En yaratıcı teorik ve pratik çabanın Lenin ve Stalin döneminde olması bu dönemde ciddi hataların ve sorunların bulunmadığı anlamına gelmemekte, ayrıca bu zaaflar daha sonraki dönemde düzeltilmeden korunmaktadır. Lenin ve Stalin’in kurmuş olduğu Rusya’ya özgün sosyalist model daha sonra kısmi nitel dönüşümler geçirmiş olmasına karşın, sosyalizmden asıl köklü uzaklaşma ve kopuş süreci Gorbaçov döneminde yaşanmıştır. Okuyucu, sosyalizmin en değerli eserlerinden birini – Sovyet sosyalizmini – tartışan bu kitapta konuyu çok çeşitli açılardan ele alan görüşleri tartışma olanağı bulabilecektir. Kitabın son başlığında editör Cem Kızılçeç’in yazar ile yaptığı görüşmeyi okuyabilirsiniz.