Xavier de Maistre (1763-1852) genç bir subayken, bir düelloya karıştığı için bir süre ev hapsinde kalır. Bu süreyi odasında eşyaları incelemekle, düşüncelere dalmakla geçirir ve bazen muzip, bazen felsefi bir dille bunları kaleme alır. Koltuğa, yatağa, çalışma masasına; tembel kahvaltılara, yalnızlığa, aylak ve kaygısız hülyaya dalışlara bir övgüdür bu. İnsanın odasından çıkmadan da başka ufuklara yelken açabileceğini okura gösterirken insanlığın yere ve zamana göre pek de değişmeyen varoluşsal dertlerine istihzayla dokunup geçer. Bu kısa metin öyle beğenilir ki, yazar yıllar sonra, bu kez mecburiyetten değil, gönüllü olarak kendisini odasına kapatıp bir de gece seferi düzenler.
Bu iki yolculuğu birlikte sunuyoruz. “Hadi öyleyse, cesaretimizi toplayalım ve yola çıkalım. Sizler, aşk acısıyla, dostların ihmalkârlığıyla insanların bayağılığından ve kalleşliğinden uzak evlerine kapananlar, beni takip edin. Dünyanın tüm bedbahtları, hastaları ve can sıkıntısı çekenleri beni takip etsin! Tüm tembeller, varsın kitleler halinde ayağa kalksın! Siz, hayatının sonuna kadar dünyaya küsmüş, kendi mahrem odasına kapanmışlar, bir akşam davetinin sevimli çilekeş keşişleri, siz de gelin; yolculuğumda bana eşlik etmeye tenezzül gösterin.”