"Bizim Köy Enstitülerinden yetişen değerlerin, ben belki de en geride kalanlarındanım.
Daha iyi işler yapan çok değerli arkadaşlarımız olduğunu tahmin ediyorum. Eğer Köy Enstitüleri kapatılmasaydı bu günkü Türkiye'mizin durumu şimdikinin çok üstünde olacaktı. Yetişme tarzımız, iş pedagojisine göre araştıran, soran, sorgulayan, yargılayan, paylaşan bir anlayıştı. Ona göre öğrenci yetiştiriyorduk. Köyün her türlü gereksinimlerine cevap verebilecek bilgi ve becerileri yüklenerek hem de yirmi yıl yapmak üzere, büyük bir heyecanla göreve gidiyorduk. Atatürk ve ulus sevgisi içimizde büyüyerek büyük gayretle aydınlığa koşuyorduk. Çok az para ile devlete yük olmadan yurdun efendisinin yanında olmak istedik.
Bizler Köy Enstitüsülüydük.
Bizler "Karanlığı aydınlatanlar"dık..."