''Karanlıkta Her Şey Kaybolur, Hayallerin Bile Bir Işığa İhtiyacı Vardır.''
On yıl önce Kuşlar Ağacı'nın altında gerçekleşen olay herkesin yüreğinde derin izler bırakmıştı. Gözleri görmeyen anne, çocuklarıyla birlikte canice öldürülmüştü. O sıralar en çok okunan yerel gazetelerden biri büyük puntoyla şu manşeti atmıştı, KUŞLAR AĞACI KATİLİ YAKALANDI! CESUR KASABALI CANAVARI JANDARMAYA TESLİM ETTİ.
Ve aynı gazetenin manşeti beş ay sonra ADALET YERİNİ BULDU! EŞİNİ VE ÇOCUKLARINI ÖLDÜREN CANİYE MÜEBBET, diye atılmıştı.
Kuşlar Ağacı, Aymaz'ın başından geçen dramatik olayları konu edinir. Aymaz, iki metrelik devasa vücudu, yarım aklı ve çocuksu yüreğiyle geçmişe dair kırıntıların izini sürmeye çalışırken, Ben kimim? sorusuna da cevap bulmak istemektedir. Önyargılarla ve kulaktan dolma bilgilerle hareket eden bir toplumda Aymaz'a yol gösteren tek şey ise kendi içsesidir.
Aymaz kim? Katil mi ya da masum mu? Yoksa deli rolüne bürünmüş bir canavar mı?