Devletlerin Uzay Faaliyetlerinden Doğan Sorumluluğu

Devletlerin Uzay Faaliyetlerinden Doğan Sorumluluğu

Devletlerin Uzay Faaliyetlerinden Doğan Sorumluluğu

Uzay Kimilerine göre önemli olmayan, kimilerine göre ise oldukça önemli. Bu konuyu seçmemde, göklere olan sevgim en başta gelir. Fakat yine de, bir an düşündüğümde, kendime güler ve bir an da olsa irkiliveririm hâlen. Çünkü, uçsuz bucaksız devasa büyüklükteki evrene adım atmak, uzayı biraz da olsa anlayıp tarif edebilmeye çalışmak, gerçekten büyük cesaret isteyen bir iştir. Fakat bu cesaret, cahilce gerçekleşen bir cüret asla değildir. 

Peki, siz gökyüzüne baktığınızda ne görüyorsunuz? Eğer gündüz vaktindeyseniz, göz kamaştıran ışığıyla Güneş’i ve yakalayabilirseniz belki de Ay’ı görür; eğer gece vaktindeyseniz, gökyüzündeki bir fener misali Ay’ı görürsünüz. Yine vakit gece ve hava da bulutsuzsa, çok şanslısınız! Çünkü sonsuz sayıda olan yıldızların gözle görülebilen parlaklıktakilerini rahatça seyre dalabilirsiniz. Büyük şehirlerde, çıplak gözle birkaç yüz yıldızı görebilirsiniz. Ama şehrin ışıklarından arınmış ve şehirden uzak mekânlarda ya da bir deniz yolculuğundaysanız, çok daha fazla yıldızı gözlemleme fırsatı bulursunuz. Dahası, bu seyirde, gezegenleri ve şanslıysanız, bir kuyrukluyıldızı bile görebilirsiniz. Şayet profesyonel bir teleskopla göğe bakarsanız, daha fazlasını görürsünüz. Bazıları, bu bahsettiğim serüveni yaşayabilmek ve onun eşsiz tadına varabilmek için gecelerce ve saatler boyunca gökyüzünü gözlemleyerek yıldızları, gezegenleri ve gökyüzündeki farklı cisimleri incelerler. Bu kişilere, astronomya da gökbilimcidenir. Bir bilim dalını ifade eden astronomisözcüğü ise, Yunancada yıldızve düzenlemeanlamına gelen iki sözcükten türetilmiştir. 

Küçüklükten beridir beni cezbederek hep ilgimi çeken gökyüzüne olan bu ilgim, beni, amatör gökbilimciliğe yönlendirmiştir. Göklere olan ve giderek artan bu merak ve tutkum, artık bir ilgiden öte, bir özleme dönüşür hâle gelmiştir. İşte, bu eserin hazırlanmasının esas nedeni budur: Gökleri çok özlemem. 
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, geçmişte birçok kez dile getirdiği, fakat gerçek anlam ve mahiyetinin ancak ileriki zamanlarda anlaşılabildiği düşüncelerinden birisi olan İstikbâl göklerdedir sözü, neden bu konunun seçilip üzerinde araştırmada bulunulduğuna ve bunun sonucunda da, bu eserin neden vücuda getirildiğine ilişkin soruların cevabını, bir kez daha özetler niteliktedir. 

Prof. Dr. Mesut ÖNEN, 1986 yılında yazdığı bir eserinde, Uluslararası Uzay Hukuku Kurallarını ise, Türkiye’nin henüz taraf olmadığı, fakat önemli gördüğümüz Uluslararası Anlaşmaları da kapsayacak biçimde derledik. Zira, Türkiye’nin yakın bir zamanda bunlara da katılacağını düşünüyoruz ve öğrencilerimizin, insanlığın bu olağanüstü serüveninde şimdiden fikir sahibi olmalarının yararına inanıyoruz. ifadesinde bulunmuştur. Bu, onun ne kadar ileri görüşlü bir hukukçu olduğunun kanıtıdır. Böylesi bir düşünüş tarzının, geleceğin saygın hukukçuları olacak gençlerimize cesaret ve manevî destek vereceğini umuyorum. 

İtiraf etmek gerekirse, bu çalışmama başlamadan evvel çalışmak isteğim konu hakkında müşahede ve istişarelerde bulunurken kimi dost ve meslektaşlar, ince bir tebessüm etmiş; bazı hocalar ise, bu konudan tez çıkmaz! deyip durumun mahiyetini anla(ya)madan geçiştirivermişlerdir. Ama, göklere dair sahip olduğumuz yüksek sevgi, en az onun sahip olduğu yükseklik kadar olunca, çalışmaya başlama ve sonlandırma isteği ve azmi, her geçen gün daha da alevlenmiş ve siz bu satırları okurken, nihayetine ermiştir. 
Uluslararası Kamu Hukuku’nun spesifik bir alanı olan Uzay Hukukunun ve Uzay Hukuku açısından büyük öneme sahip olan, uzay faaliyetleri nedeniyle oluşan zararlar dolayısıyla devletlerin sorumluluğu konusunun işlendiği bu eser, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans kapsamında sürdürülen öğrenim faaliyeti ve bunun akabinde gerçekleştirilen yazım süreci sonucunda tamamlanarak 2015 yılında başarıyla savunulmuş olan bir bilimsel araştırmanın ürünüdür. 

Elinizde tuttuğunuz kitapta, -gözden geçirilerek bazı düzenlemelerin ve yeni eklemelerin yapıldığı kısımların olmasına rağmen- çalışma konusunu teşkil eden tezin özgün biçimine büyük oranda bağlı kalındığını belirtmek isterim. Özgün biçime bağlı kalma yolundaki isteğin gerekçelerinden biri, onca emek verildikten sonra ortaya çıkmış bir tezin hiç değiştirilmeden bilim dünyasının önüne çıkartılarak okuyuculara sunulmasıdır. Dolayısıyla, değerli hocam Prof. Dr. Ahmet MUMCU’nun da kendi doktora tezinin basımı konusunda vurguladığı gibi, kitabın okuyucusu yıllar önce bir acemi bilim insanıolan yazarın, beceri, muhakeme ve başarısını olumlu-olumsuz noktalardan değerlendirebilmelidir. Çünkü böylesi bir tutumun, özgün biçimiyle ele alınıp okuyucuya sunulan bir tez ile yeni nesil genç ve çiçeği burnundaki bilim insanlarına da iyi birer örnek teşkil edeceği düşünülmektedir. Özgün biçime bağlı kalma yolundaki isteğin diğer gerekçesi ise, çalışılan bu tez konusunun, güncelliğini yitirmeyen bir içeriğe sahip olmasıdır. Diğer bir deyişle, çalışmanın kitap olarak teşekkül etme aşamasındaki süre zarfında, konuyla doğrudan ilgili bir başka çalışmanın Türk alanyazını (literatür) anlamında yapılmamış olmasıdır. Bununla birlikte, mevcut uluslararası antlaşma ve uluslararası teamüllere (yapılageliş) dayanan bu tez konusunun, kendisini ilgilendiren ve çığır açıcı nitelikte olan yeni bir uluslararası antlaşma yahut yapılageliş kuralı ile karşı karşıya kalmamasıdır. 

Pek tabiidir ki, çalışma esnasında, çalışma yapılan alanı anlamaya ve onu hakkıyla anlatabilme hususuna ilişkin olabildiğince yoğun çaba sarf edilmiştir. Buna rağmen, çalışmamızın, doğal olarak, eksiklik ve hatalar içermesi pek muhtemeldir. Bunları peşinen kabul etmekle birlikte, bahsi geçen hususlara ilişkin öneri ve eleştirileriniz, ileriki yıllarda bu çalışmanın geleceğine ne şekilde yön vereceği açısından olduğu kadar yazarı açısından da büyük öneme sahiptir. Bu yüzden, desteğinizi esirgemekten lütfen çekinmeyiniz. Bu bağlamda, aşağıda belirtilen e-posta adresime, her türlü görüş, öneri ve eleştirilerinizi iletebilirsiniz. 
Yoğun bir mesai, büyük bir çaba, tükenmeyen bir azim ve karşılıksız bir adanmışlığın ürünü olan bu çalışmamızın, öğreti ve uygulamacıların yanı sıra ilgi duyan araştırmacılara ve de Türk Hukuk Camiasına faydalı ve yol gösterici olması, en büyük temennimizdir. 
Siz değerli okuyucularıma en içten saygı ve selâmlarımı sunarım.

Basım Tarihi: 01.02.2017
Son Basım Tarihi: 01.02.2017
Kaçıncı Baskı 1.Baskı
Kağıt Türü 1. Hamur
Kapak Türü Karton
Baskı Durumu: Stokta Yok
Barkod: 9786053001126
Hata bildirebilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.