ben senin evinin içiyim
ben senin göğünün harıyım
düşmüş bir ömrün doğusu su geçitlerine vuran
olur bu hep
kuş sürüleri ve ırmaklar geçer
dağı yürüyen köylerden, kışlalardan
sobası devrilmiş odalardan
ben senin ağacının darıyım
yaprak yaprak oğul göze düşen
nice dolandım yeryüzünde
seni buldum
yaşam bizi başka dağlara çekende
bir ömür bir cana har duranda
senin kara bir ırmağa doğrulan dizlerine
serdim hırkamı ve kuruldum
ben senin evinin içiyim
bahar geldi toprağa vurdu sen uyurken
nice perde, nice güneş görmemiş oda
uzattım saçlarımı mezarına ninemin
kardeş diye bir mektup sılaya varanda
ben bazı büyüdüm kuş dolu bir evde
fatma’nın kızıl saçları yedi kuyu dibinde