İnsan güzel bir şey duyduğunda, bir bilgiyi öğrendiğinde bunun hayata yansıyıp yansımadığını yani uygulanıp uygulanmadığını merak eder. Bu güzellik/bilgi kitapta/metinde durduğu gibi hayatı güzelleştirmiş mi, uygulanarak insanı mutlu etmiş mi diye sorulur.
Hukuk ders kitapları da nazari ve tatbiki olmalı, başka bir deyişle hukuk teori ve pratiğini içermelidir. Teorik düzeyde ve henüz pratiğe aktarılmamış görüşlerin de nasıl uygulanacağı anlatılmazsa/gösterilmezse zihinlerde yer etmez; ezberlenip tekrarlanan; ama faydası olmayan malumat yığınından ibaret kalır.
Hukuk tarihi ve İslam hukuku alanında nitelikli yayınların çıkması, gittikçe daha çok araştırıcının bu alana yönelmesi ve Osmanlı arşivlerinin erişime açılması, yeni belgeler ve bilgiler ışığında hukuk tarihi alanında yazılmış eserlerin yenilenmesini gerektirmektedir.
“İlim talebi, beşikten mezara kadardır” diye güzel bir söz vardır. Yazar açısından her yeni basıda anlama ve anlatma, başka bir ifade ile öğrenme ve öğretme süreci devam etmektedir. Özüne dokunmadan görünüm ve muhtevada yapılan değişiklikler “zaman değişir, hüküm değişir” gerçeğini göstermektedir.
Nazari ve tatbiki olan bir hukuk tarihi kitabının çok hacimli olması kaçınılmazdır. Kitabımızın her basıda hacminin artmasının sebebi budur. Hukukçular hacimli kitaplara alışkın olmasına rağmen yine kalın kitaplar ilk bakışta korkutucu olabilmektedir. O zaman ehemmi mühimme tercih etmek / önem sıralamasına uyarak elzem olan bilgileri vermek, diğerleri için anahtar vazifesi görmek en ideal olanıdır denilebilir.
Bu basıda bu düşüncelerle kitabın bir çok bölümünde böyle bir tasarrufta bulunulmuş, bazı bölümler özetlenmiş, bazı bölümler yeniden yazılmış, kitabın özellikle öğrenciler tarafından daha kolay anlaşılmasına yönelik değişiklikler yapılmış, böylece daha faydalı hale getirilmeye çalışılmıştır.