Soykırımın Önemi ve Etkisi Üzerine
Yahudi Soykırımı, yani Holokost, gerçekleştikten ancak onyıllar sonra Batı kamuoyunun kolektif hafızasının yüzeyine çıktı ve yoğun bir hesaplaşmanın konusu oldu. Dan Diner’in bu kitaptaki sorgulamasına yön veren temel sorunun buradan türediği söylenebilir: Nedendi bu gecikme? Peşinden, bir soru daha: Öncesindeki tarih anlatıları Holokost’u dünya savaşının bir tür ‘yan etkisine’ indirgemişken, bu insanlık suçunun eşsiz vahametinin bilincine varıldıktan sonra da bu kez tarihsel ve siyasal bağlam tamamen gözden yitiyor mu? Tarih bilinci açısından bu da tehlikeli değil midir?
Zamanımızın önemli tarihçilerinden Dan Diner, Holokost’un yanı sıra, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasının başka hafıza politikalarına da aynı sorunun ışığında eğiliyor. Batı ve Doğu Avrupa’nın Soğuk Savaş çağındaki farklı ‘zamanlarıyla’ ilgili, Batı–dışı dünya ve sömürgecilik karşıtı hareketlerin tarihsel deneyimleriyle ilgili hafıza kırılmalarına bakıyor. Diner’in temel meselesi, 20. yüzyılın büyük insanlık felaketlerini kimlerin ne zaman görüp tanıdığını incelemek, bu büyük mağduriyetlerin tanınmamasının, göz ardı edilmesinin arkasındaki tarihsel bağlamı ve politik zihniyet yapılarını araştırmak. Geçmişle hesaplaşma politikalarının hararetli tartışmalara konu olduğu bir dünyada ufuk açıcı, yol gösterici bir eser.