Bir Hayalin Peşinde
Yıllarca başarılı insanlarla çevrili olarak yaşadıktan ve onlardan biri olmaya çalıştıktan sonra, geriye dönüp baktığımızda hatırlıyoruz istediğimizin bu olmadığını. Asıl mücadelenin başarı kavramıyla yaptığımız savaş olduğunu anlıyoruz bir anda. Özcan ve İsmail’in maceraları, ‘olması gereken’i yaşamaya çalışırken unuttuğumuz hayallerimizi hatırlatıyor bizlere. Bizim gibi sıradan iki insan olarak çıktıkları yolculuğu izlerken aslında, sürekli bulduğumuz bahanelerin sadece kaybetmekten çok korktuğumuz güvenli hayatlarımıza sadık kalmak için uydurulmuş olduklarını gösteriyorlar.
Hepimiz hayattan başka başka şeyler istiyoruz. Özcan ve İsmail, yıllarca çalışarak elde ettikleri mesleklerinde, dolgun maaşlarla, yüksek binalarda çalışırken hatırlıyorlar aslında bunu istemediklerini. Her şeyi arkalarında bırakıp gitme cesaretini gösteriyorlar ve hayatlarının en önemli yolculuğuna çıkıyorlar. Başlarına türlü türlü olaylar geliyor. İyi ya da kötü yaşanan her şeyin sonunda, bu uzun yolculuk onları bambaşka insanlara dönüştürüyor.
Hikâyeleri, biz sıradan insanlara da dönüp hayatlarımıza bambaşka bir gözle bakma cesareti veriyor.
Okuduğumuz sadece iki insanın dünya turu değil, bize görmezden geldiklerimizi hatırlatacak bir uyandırma çağrısı da aynı zamanda.