“Elinizdeki kitapta yer alan yazılar (…) sanatsal yaratının cami avlusuna bırakılmış bir çocuk olmadığını anımsamak ve anımsatmak için kaleme alındı. Sanatsal yaratının sözcükler, cümleler, renkler, sesler, söylemler, biçimler ve yapılar aracılığıyla bir anlam kurma eylemi olduğuna; eleştiri ve felsefenin bir anlam araştırması olduğuna inanan bir yazar başka türlü davranamazdı zaten.”
Türk edebiyatında hem kendi yapıtlarıyla hem de genel anlamda şiir ve şairler üzerine yazdıklarıyla kanonlaşmış bir kalem olan Özdemir İnce ismini boş levha anlamına gelen Latince deyişten alan Tabula Rasa’da şu soruları irdeliyor: Şiir nasıl kurulur? Gelenekten sadece ona saygı duyarak mı yararlanılır? Yüzey Yapı, Derin Yapı, Derin Tasarım, İzlek ne demektir? Şiirde sözcük ve anlam neye denk düşer? Türk şiirinin sorunları nelerdir? İnce aynı zamanda Metin Eloğlu, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya ve yapıtın bu yeni baskısında İlhan Berk’i de dahil ederek şiirimizin devleri üzerine düşüncelerini de aktarıyor.
Özdemir İnce’den Tabula Rasa edebiyata, dil üzerine kafa yoran eleştirmen ve şair dahil tüm okurlar için tam anlamıyla bir kaynak yapıt, Türk yazınında âdeta bir deniz feneri.