Arı Gibi Bala Kelebek Gibi Özgürlüğe Koşan Bir Hayat
Boks ringini bir dövüş alanından çıkarıp adeta dünya genişliğine ulaştıran sporcular vardır.
Ve onların savurduğu her yumruk, rakiplerinin yüzlerinin ötesine geçer.
Bir yanda inanç, diğer yanda da ırkçılık gibi esaslı iki meseleyi taşır omuzlarında onlar.
Muhammed Ali.
Böylesi bir sporcu, böylesi bir dava ve ideal insanıdır.
Roma’da düzenlenen 1960 Olimpiyatları’nda,
18 yaşında bir boksördü ve henüz Cassius Clay adını taşıyordu. Boks sporunu ring dışında da bir şova dönüştürmesiyle dikkatleri üzerine toplamıştı. Kendisini takip eden gazeteciler ve sporseverler, tarihin en önemli sporcularından birinin doğuşuna tanıklık ediyorlardı.
1964 yılında Sonny Liston’ı mağlup ederek Dünya Ağır Sıklet şampiyonluğunu kazandı ve Müslüman olduğunu açıklayarak efsane olmanın boyutunu değiştirdi. Artık sadece sporcu kişiliğiyle değil, İslam ve ırkçılık konusundaki konuşmalarıyla da hep öndeydi. Muhammed Ali olarak ringde “kelebek gibi” uçup “arı gibi” sokuyor, ring dışında da keskin, cesur dili ve onurlu duruşuyla “eylemci” bir kişiliğe dönüşüyordu. Onun dünyaya bakışı değiştiği gibi dünyanın da ona bakışı değişiyordu.
2016 yılındaki ölümüne kadar bir efsane olarak hep gönüllerde yaşadı. Gündemde kaldı.
Fransız spor tarihçisi Claude Boli, bu biyografide titiz bir araştırmacılık örneği sergileyerek Muhammed Ali’yi hayatının dönemeçlerine, özel ayrıntılarına, kırılma noktalarına, sporculuğunun karakteristik özelliklerine odaklanarak ustalıkla anlatıyor.