ASLA BİR HİNE GÜVENME.
Enna, evinin yakınındaki vahşi ormanda dolaşan hinlerden korkması gerektiğini biliyordu. Fakat içlerinden biri bileziğindeki sihirli bir taşı ele geçirmek istediğinde, bu durumdan kurtulabilmek için tüm riskleri göze alarak başka bir hinle anlaşma yapmaya karar verdi.
Ancak Maekallus hiçbir yardımı karşılıksız yapmazdı.
Peki ya bedeli neydi? Bir öpücük. Üstelik Enna’nın ruhunu çalabilecek güçte bir öpücük.
Yaptıkları anlaşma, Maekallus’un onu canlı canlı tüketen fani diyara hapsolmasına neden oldu. Sonsuza dek yok olmaktan kurtulmasını sağlayabilecek tek şey Enna’nın içten gelen öpücüğüydü. Her bir öpücük onun için geçici bir kurtuluş, Enna içinse yaklaşan bir felaketti. Genç kadının ruhu içinde alev alev yanarken Maekallus hayatında ilk kez bir şeyler hissediyordu.
Enna onun çektiği acıları paylaşsa da küçük fedakârlığı uzun sürmeyecekti. Eğer birlikte onu fani diyara bağlayan sihri bozamazlarsa Maekallus sonsuza dek yok olacaktı... Üstelik Enna’nın ruhu da onunla birlikte tükenip gidecekti.