Sibirya’daki çalışma kampında geçirdiği günlerin ardından, Dostoyevski’nin 1862’de yayımlattığı Ölüler Evinden Anılar mahkûmların korkunç hayatlarına içeriden bir bakış sunan bir anı romandır. Dostoyevski kendi yaşadıklarından yararlanarak, bir Sibirya kampının rezilliğini, yoksulluğunu ve ağır şartlarını acımasız ayrıntılarla anlatır. Başkarakterimiz Aleksandr Petroviç ilk başta, büyük çoğunluğu köylülerden oluşan hapishanenin berbatlığıyla mücadele etmeye çalışan bir beyefendiyken, günler geçtikçe durumu yavaş yavaş kabul etmeye başlar ve manevi bir uyanış yaşar. Ölüler Evinden Anılar Sibirya’daki mahkûmlara ne sempatiyle ne de hayranlıkla yaklaşan, insanlık durumunun müthiş bir ustalıkla anlatıldığı bir başyapıttır.