Kural olarak hukuk düzeni tarafından kişi olarak kabul edilen herkes bir davada taraf olabilir. Diğer yandan hukuk düzeni, istisnaen kendisine kişilik tanımadığı halde, bazı kişi veya mal topluluklarının davada taraf olabilmesine izin vermektedir. Hak ehliyeti ile taraf ehliyeti kavramları arasında yakın bir ilişki olmasına rağmen, hak ehliyeti maddi hukuka, taraf ehliyeti ise usul hukukuna ait bir kavramdır ve bu kavramlar arasında ayniyet yoktur.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki özellikle uygulamada, taraf ehliyeti kavramı, dava ehliyeti, sıfat, davayı takip yetkisi ve dava arkadaşlığı kavramları birbiri yerine kullanıldığından, bu kavram kargaşasını gidermek için bu kavramları doğru tasnif etmek ve birbirinden ayırt etmek gerekir. Bu çalışma kavramların doğru ve hukuka uygun bir zeminde kullanılması için önemli bir kaynak niteliğindedir.
Çalışmamızda, taraf ehliyetine yönelik temel bilgiler verilecek ve genel açıklamalar yapılacaktır. Öncelikle, taraf ehliyeti kavramı ve önemi, daha sonra ise taraf ehliyetinin hak ehliyeti kavramı ile ilişkisi incelenecektir. Üçüncü olarak, taraf ehliyeti kavramı, uygulamada çoğunlukla biri diğeri yerine kullanılan ve kavram kargaşası oluşmasına sebep olan diğer usuli kavramlarla karşılaştırılacak ve hukuki tasnife tabi tutulacaktır. Son olarak çekişmesiz yargı, davaya müdahale ve geçici hukuki korumalar gibi taraf ehliyetinin özellik gösterdiği durumlar değerlendirilecektir. Yine Yargıtay uygulamaları ve doktrindeki görüşler irdelenerek gerçek kişilerin, tüzel kişilerin ve tüzel kişiliği olmayan toplulukların taraf ehliyeti, derdest bir davada taraf ehliyetinin incelenmesi gibi önemli konulara değinilecektir.
Taraf Ehliyeti isimli bu çalışmamızı, doktrinde ve uygulamadaki sorunlara çözüm olması açısından siz değerli okurlarımızın beğenisine sunuyoruz.