Kendine özgü bir hikâyesi olmalı her insanın...
Bire bir olmamalı kimseyle, kendi ruhunu kendi karakterini bulaştırmalı insan bulunduğu her yere.
Yani aslında herkesin, kahramanının kendisi olduğu bir masalı olmalı.
Her masal tozpembe değildir elbette.
Hep güllük gülistanlık da değildir her şey masallarda, bilirsiniz işte...
Bazen karabulutlar sarar etrafı, bir cadı beliriverir, dağlar engel olur yollara, canı yananlar olur ama masallarda
mutlu olacak bir şeyler hep vardır. Çaba vardır, umut vardır, hayal vardır, çıkartılacak bir ders vardır ve en
önemlisi huzurlu bir hava vardır.
Masal dediğin hayattır işte!
Biliyorum ki gerçekten isteyen her insan her şartta mutluluğu bulabilir, huzuru yaşayabilir, yeter ki yeteri kadar
sevsin hayatı...
Sevsin içinde bulunduğu masalını her haliyle.
Bu kitapta da Benokız’ın masalı var...
Minik mutluluklarıyla, masalına tutunuşuyla, habersiz gelen misafiriyle, karabulutlarıyla, ama sonra güneş
ninenin ışıldatmasıyla, Benokız’ın hayalleriyle, dualarıyla, iyi olma ve kötülükten kaçma çabalarıyla, hayata
dair gözlemleriyle, huzur arayışlarıyla, şükürleriyle, yalnızca tozpembe değil de hayatın tüm renkleriyle bezeli
bir Benokız masalı benimkisi.
Kendi masalının her anında mutlu olmayı dileyen insanlar:
Dilerim ki kalplerinizdeki dualarınız haklarınızda
hayırlıysa kabul olsun.