Demir Çağla birlikte toplumların siyasi yaşamlarında hâkim olmaya başlayan yayılmacı anlayış, M.Ö. 1. Binin güçlü toplumlarından biri olan Yeni Assur Krallığı için de kaçınılmaz bir duruma gelmiştir. Arkeolojik verilerin yanı sıra yazılı belgeler de dönemin süper gücü olan Assur'un politik anlayışını, bu yayılmacı siyaset üzerine kurduğunu doğrulamaktadır. Assur’un uyguladığı yayılım politikalarının sonucunda sınırları Akdeniz’den Mısır’a, Anadolu’dan İran’a kadar genişlemiş ve bu yayılım politikasının doğu ayağında, İran’ın kuzeybatı kesimi de payına düşeni almıştır. Assur’un, çağdaşı Urartu Krallığı ile giriştiği güç yarışı, Yeni Assur Krallığı’nın doğu politikasının şekillenmesindeki etkenlerin başında yer almaktadır. Giderek bir devlet halini alan Urartu’nun varlığı, Assur için kuzeye doğru genişlemenin önemli engellerinden birini teşkil etmiştir. Assur, söz konusu Urartu engelini bertaraf etme düşüncesiyle birçok yaptırımlara başvurmuş, ancak Urartu’nun güçlü bir yapıya dönüşmesine engel olamamıştır. Urartu Krallığı’nın doğuya doğru genişlemesini sekteye uğratma ve bölgedeki gücü elinde tutma çabası, Assur’un doğu yayılımına, dolayısıyla Kuzeybatı İran politikasının şekillenmesine zemin hazırlamıştır. Kuzeybatı İran’ın çeşitli etnik gruplar tarafından yönetilmesi, siyasi bir otoriteden, daha doğrusu merkezi bir yönetimden yoksun olmasına neden olmuştur. Bölgenin zengin doğal kaynakları, önemli ticari yolların denetiminde söz hakkının olması, Kuzeybatı İran’ı Assur için cazip kılmıştır. Demir Çağ toplumlarının önde gelen isimlerinden biri olan Yeni Assur Krallığı’nın siyasi ve ekonomik kaygılarla kendini gösteren bu yaklaşımı, bölgede benzer gerekçelerle sürdürülen günümüz sömürgeci politikalarının da geçmişle bağlantılı yorumlanmasında farklı bir perspektif sunmaktadır.