Cumhuriyet dönemi edebiyat ikonu içinde önemli bir yere sahip olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve eserleri, Türk edebiyatı alanındaki araştırmacılar, siyaset bilim, sosyoloji ve ilahiyat fakültelerinin ilgili alanlarında çalışanlar için daima dikkat çekici olmuştur. Gerek yaşanan siyasal değişimin büyüklüğü, gerek resmi ideolojiyle ilişkisi, gerekse yazarın yaşadığı ve eserlerine konu edindiği meselelerin halen aşılamamış olmasıyla izah edilebilecek bu ilginin bize bakan yönü hiç şüphesiz edebi metinlerin kendisidir. Sodom ve Gomore, Yaban ve Ankara romanlarının bir ütopya serisi olarak ele alındığı bu çalışmada, Panorama hem bir distopya metni olarak hem de ütopyayla ilişkisi açısından incelenmiştir. Ütopya ve distopya metinlerinin bir tür olarak benzer bir disiplinler arasılık sergilediği de düşünüldüğünde çalışmanın asıl zorluğunun edebi metin ve dışındakiler arasındaki dengeyi koruyabilmek olduğu anlaşılacaktır. Bu bağlamda edebi metinlerde anlamın ortaya çıkış süreci ve bu sürecin edebiyat biliminin izin verdiği nesnellikte izah edilmesi olarak semiyoloji, içinde kalmaya gayret ettiğimiz bir hareket alanı olarak sınırlarımız belirledi.