Ortadoğu, birçok bakımdan dünyadaki en önemli, önemli olduğu kadarda en sorunlu bölgelerinin başında gelmektedir. Orta Doğu bölgesinin en önemli ve en sorunlu bölge olması yanında, sahip olduğu doğal kaynaklar ve etnik-dini çatışmaların merkezi olması onu bir çekim merkezi yapmış ve sürekli göz önünde olmasını sağlayarak büyük güçlerin dikkatini üzerine çekmiştir. Özellikle, Soğuk Savaşın bitmesinden hemen sonra ABD’in türlü bahanelerle en önemli müdahale alanlarından birisi hiç kuşkusuz ki Orta Doğu olmuştur.
Bölgede Arap baharı ile başlayan ve bu olayların İslam dünyasında yol açtığı kritik değişimi hassasiyetle mercek altına alan ABD, İsrail-Arap uyuşmazlığındaki yeni çözüm yollarında diplomasiyi ön planda tutan bir duruş sergilemeye devam etmektedir. ABD, Orta Doğu politikasını İsrail‘in ve bölgeye yerleştirdiği askeri varlığının güvenliği üzerine kurgulamaktadır. Ayrıca en önemli başarı kriterleri olarak ta Irak’ın istikrarı ve İran’ın nükleer silahlara sahip olmasının engellenmesini görmektedir.
ABD’nin Orta Doğu bölgesindeki dış politikalarının Güçler Dengesindeki değişime bağlı olarak sürekliliğini muhafaza ettiği, bununla birlikte Rusya ve Çin ile rekabet hâlinde zaman zaman şiddetlendiğini ve gereğinde askerî kuvvet kullanıldığını belirtmek gereklidir.
Bu kitap, geçmişten günümüze ABD’nın Orta Doğu politikaları değerlendirilmiştir.