Hikayeler
Yürüdüm Bizim Avnilere. Baktım hava umduğumdan daha güzel. Güneş bütün sıcaklığıyla gülücükler saçarak camlara vuruyor. Vardım, çaldım zili. Açılmadı. Yeniden çaldım, biraz gecikmeyle de olsa yukarıdan pencere açıldı ve bir ses:
“Evde kimse yok.”
Baktım Özdemir Amca. Özdemir Amca bizim Avni Bey’in babası. Sesi tanıdım.
“Benim Özdemir amca. Avni’nin arkadaşı Nuri.”
Başını camdan uzattı:
“Ha sen misin Nuri Bey, Avniler evde yok da onun için öyle söyledim.”
Anladım ki adamcağız yalnız. O ikinci kattan bakıyor, ben de aşağıda apartman kapısının önündeyim. Başımı yukarı kaldırdım konuşuyoruz: “Sen varsın ya Özdemir Amca, daha kim olsun.”
Boş ver, der gibi elini salladıktan sonra cevap verdi: “Benim için kimse gelmez de...”
“Olur mu öyle şey, ben asıl senin için geldim. Boş ver sen onları, hadi kapıyı aç da geleyim, azıcık laflarız.”
Nasıl istersen der gibi bir şey mırıldandı ve az sonra düğmeye bastı ve kapı açıldı. Merdivenleri çıktım, Özdemir Amca kapıda bekliyor. “İyi günler Özdemir Amca.”
“İyi günler Nuri Bey, gel buyur. Avni olmayınca kimse içeri girmez de onun için öyle söyledim, kusura bakma.”