Platon'un Mağarası ve Sinema
Nathan Andersen, Stanley Kubrick’in Otomatik Portakal’ını Platon’un Devlet’iyle felsefi bir sohbete sokarak deneyim ve anlamın doğası, adaletin karakteri, görünüş ile gerçeklik arasındaki karşıtlık, sanatın önemi ve görüntülerin etkisi gibi temalara katkılarını mukayese ediyor. Ve bunu akademik jargonun ağırlığından uzak, “herkes”in anlayabileceği bir dille yapıyor. Devlet eseriyle Otomatik Portakal filminin bazı başat imgelerini ve fikirlerini inceleyip ilişkilendirmesinin sebebi, tarihsel mesafelerine rağmen, tasvir ettikleri ve inceledikleri endişelerin yelpazesinde dikkate değer yakınlıkları paylaşmalarıdır. Otomatik Portakal’dan edinilen bilgileri Devlet’ten çıkarsanan bilgilerle diyaloğa sokmak, filmin gerçeklik ve özgürlük, adalet, ahlak ve sanat sorunlarına verdiği cevabın çoğu kişinin düşündüğü kadar basit ya da belirsiz olmadığını göstermektedir.
“Filmler bize bir anlam ifade eder, gerçek olarak algıladığımız şeyle ilgilidir ve bizden estetik, epistemolojik ve etik değerlendirmeler yapmamızı isterler. Filmlerin ifade ettiği anlamların peşine gidilmesi, incelenmesi ve ortaya koyduğu sorular doğrudan felsefeye ilişkin düşüncelere girmektir… Felsefecileri ilgilendiren türden ne kadar sorun varsa filmler de kendilerine has şekillerde onların hepsini ele alır ve araştırır. Felsefe geleneğinden gelen fikir ve yaklaşımlar filmlerin doğası gereği değindiği, gerçek, bilgi, sanat ve etikle ilgili temel sorunlara tatbik edildiğinde bu film araştırmaları için ne kadar yararlı olacaksa felsefenin de sinemadan öğreneceği bir o kadar şey vardır.”
“Felsefe ile sinema arasında sahici bir diyalog açan, film-felsefesine muhteşem bir giriş. Platon’un “mağara”sının Otomatik Portakal eşliğinde zekâ dolu bir irdelemesiyle Andersen, film izleme konusundaki özenli deneyimin felsefi düşünme konusunda nasıl bir egzersiz olabileceğini gösteriyor. Öğrencilere, film teorisyenlerine ve film sanatına tutkulu olan herkese şiddetle tavsiye edilir.” Robert Sinnerbrink, Macquarie Üniversitesi, Avustralya
“Metodoloji ve içerik açısından, film-felsefesi yolunda atılması gereken iyi bir adım. Andersen, en çok kullanılan felsefe analojisinin hayrete düşürücü bir şekilde keşfedilmemiş derinliklerini film teorisi bağlamında araştırıyor ve tek bir filmi ayrıntılı bir şekilde ve istisnai analitik özenle incelemenin değerini gösteriyor.” Hunter Vaughan, Oakland Üniversitesi, ABD
Gölge Felsefe: Platon’un Mağarası ve Sinema film-felsefesine kesinlikle özgün bir katkı sunuyor.