Tıpkı tüm çiftliklerde olduğu gibi, Beylik Çiftliği’nde de yaşam hayvanlar için çok zordur. Aşırı çalıştırılmak, hor görülmek ve ancak hayatta kalabilecekleri kadar gıdayla yetinmek zorunda olmak… Üstelik çiftlikte üretilen her şey kendi emekleri var ettiği halde!
Ancak günün birinde yaşanan bu adaletsizliği, dahası, bunun değişmez yazgıları olmadığını fark ederler. İki ayaklılar, yani insanlar tarafından sömürülmedikleri, dört ayaklıların, yani tüm hayvanların ise eşitlik ve barış içinde yaşayacağı bir “Hayvan Çiftliği” artık hayal değildir. O halde önce başkaldırmak gerekir, sonra da emeğin eskisinden çok farklı bir anlam kazandığı, yepyeni bir düzen inşa etmek.
Peki insanların olmadığı, yalnızca hayvanlara ait bir çiftlik yaratmak, insana özgü tüm kötülükleri geride bırakmaya, gücün ve bilginin kötüye kullanılmasını ortadan kaldırmaya yeter mi? Hele de komşu çiftliklerde sömürü devam ederken?