“Dünden bu yana ‘ikiliğe’ düştüm. Her konuştuğum ve her duyduğumun anlamı ikiledi, köpürdü. ‘Birden eksildi,’ dedin ya biraz önce, oraya takıldım kaldım. Birden eksilmeleri için, önce bir olmayı becermek gerek değil mi? Bir olmuşlar da eksilmişler yani. Bütün olmuşlar, tamamlanmışlar. Eksilmenin sızısı tutmuş yani annemi. Benim ise tüm yarımlıklarım sızlıyor. Dün içime bir tamamlanma duygusu düştü. Bu doygunluğunu tadınca bedenim, o vakte kadar ‘bütün’ sandığım tüm yarımlıklarım oltaya takılmış balık misali sıralandı. Bilirsin hiç sevmem mağduriyet psikolojisini, ancak benim ve beni çevreleyenlerin bütün yarımlıkları acıyor. Annem ve babamın adadıkları hayatları altında ezilmiş olan özlemleri acıyor. Annemin, zamanında kendinden dahi sakladığı, şiddetini ise babamı kaybettikten sonra anladığı aşkı acıyor. Babamın mırıldandığı türkülerin sözlerinde saklı sitemleri acıyor.”