Sabırsız Yürek, Stefan Zweig’ın “tamamlanmış” tek romanı. Yeni bir savaşın başlamasına kısa bir süre kala, Avusturya ve Macaristan sınır bölgesinde bir garnizon kasabası. Genç Teğmen Hofmiller, zengin Macar Lajos von Kekesfalva’nın şatosundaki davette tanıştığı Kekesfalva’nın yeğeni İlona ile dans ettikten sonra, kızı Edith’i de dansa kaldırmak ister. O anda yapmış olduğu “gaf” kaderlerini belirleyecektir. Çünkü Edith felçlidir ve tekerlekli sandalyeye mahkûmdur. Hofmiller içine düştüğü vicdan azabıyla Edith’i sık sık ziyaret etmeye başlar. Ziyaretler çoğaldıkça kız teğmene âşık olur. Her ne kadar Edith’e duygusal bir yakınlık hissetmese de, içine düştüğü girdabın etkisiyle kızla nişanlanmayı kabul eden Hofmiller, yakın çevresine tam aksini söyler. Büyük bir trajediye varacak yolun taşları böylece döşenmeye başlayacaktır. Vicdan azabı, minnettarlık, başkalarını memnun etme ve beğenilme hissi, zengin sosyal çevrenin cazibesi gibi kader çizgisini belirleyen insani haller ve bunların ne kadar önemsiz olduğunu ortaya koyacak savaşın dehşeti... Zweig’ın elinde muazzam bir romana dönüşecek tüm unsurların bir arada olduğu bir eser.
“Ah, Tanrım. Edith sizin sırf onun için geldiğinizi düşündü hep... Sırf o nedenle bize geldiğinizi. Ben... ben hiç inanmadım buna, çünkü siz öyle... öyle rahat, öyle doğaldınız... çok içtendiniz. Ta başından beri ona olan ilginizin nedeninin merhamet olmasından korktum. Fakat zavallı kızı nasıl uyarabilirdim, onu mutlu eden bu düşüncenin bir çılgınlık olduğunu ona nasıl söyleyebilirdim?”