Yaptırımların ve Savaşın Ölümcül Etkileri
1996 Mayıs ayında Amerika'da CBS televizyonunda gösterilen "60 Dakika" programında, o dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'a, yaptırımlar nedeniyle ölen yarım milyondan fazla çocuğun ödemeye değer bir bedel olup olmadığı sorulmuştu. Albright buna çok açık bir dille, "Bizce bu bedele değer," cevabını veriyordu.
Başka bir basın toplantısında da, savaşta kaç Iraklının öldüğü sorulduğunda o günün generali, bugünün ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell şu karşılığı vermişti: "Doğrusu, bu benim hiç umurumda olmayan bir rakam."
Öyleydi nitekim; Arap yarımadasının petrolü, Musul ve Kerkük, sözde "insan hakları kriterleri" ve başka "yaşam tarzı değerleri"nin kıymeti o kadar fazlaydı ki, yaptırımlar nedeniyle en temel gıda maddeleri ve ilaç malzemeleri temin edilemediği için 500 binden fazla Iraklı çocuğun henüz okul çağına gelmeden ölmesi kimin umurundaydı?
Bu bir ibret kitabıdır; bizim sözde strateji allamelerimiz Irak konusunda ABD'nin her dediğine kafa sallarken, için için acaba Musul ve Kerkük'ü bize yedirirler mi diyerek heveslenip dururlarken, bir yandan "medeniyet timsali Batı"nın mızrak başları ABD ve İngiltere, diğer yandan bütün kumarını kendi halkının ıstırapları üzerine oynayan Saddam Hüseyin arasında sıkışıp kalmış, yaşadığı acılar ve maruz kaldığı ölümler İkiz Kuleler faciasını yüzlerce kat geride bırakan bir halkın trajedisi.