Bu kitabı on yıl önce 2004'te yayına hazırladığımda yazdığım Önsöz, şu satırlarla başlıyordu:
''Birleşmiş Milletler Türk Derneği'nin (BMT-DER) başkanına yönelik her ikisi de kaybedilmiş hukuk ve ceza davaları sürecini, tüm yazılı belgeleriyle kitaplaştırmanın bir yararı var mıdır? Türkçesi bozuk, yazım kuralları ve noktalama imleri açısından özensiz ve sayısız yanlışlarla dolu, sistemsiz kararlar ile davacı ve davalıların dilekçelerini bir araya getirip, bir başka örneği bulunmadığını
sandığım bir kitap yayınlamanın hukuk bilimine ve uygulamasına bir katkısı olabilir mi?''
On yıl sonra 2014 başlarında çok gecikmiş olarak ve ''belgesel'' özelliğini değiştirmeksizin, hukuk ve ceza davaları sürecine ilişkin özet açıklama yazmakla ve gerekli gördüğüm bazı dipnotlar eklemekle yetinip yayınlamaya karar verince, bu sorulara –altını çizerek– öncelikle şu eklemeyi de yapmak istiyorum:
Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) en yaygın olanı ve İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 2014 başlarında sayıları 100.000’e yaklaşan derneklerin yapı ve iç işleyişlerinin ne denli ''demokratik'' ve gerçekten ''katılımcı'' olduğunu, açıklık ve demokrasi ilkelerine uygun olup olmadığını, hiç olmazsa bazı yönleriyle somut bir örnek özelinde belgeleriyle ortaya koymanın bir yararı olur mu?