Ne de olsa kapıyı çalana bütün kapılar açılır.Rica eden, kendisine yardım edileceğini bilir.Teselli eden, vakti geldiğinde kendisinin de teselli edileceğini bilir.Bütün bunlar beklediğin bir anda gerçekleşmese bile sahip olduklarını cömertçe paylaşmanın meyvesini er ya da geç alacaksın. 14 Temmuz 1099... Kudüs... Jerusalem... Yeruşalim... Üç büyük din için de kutsal olan bu şehrin Haçlılar tarafından işgalinin arifesinde yerel halk arasında Kıpti diye anılan adam her yaş ve inançtan insanları şehir meydanında toplar. Ancak dudağından dökülenler beklendiği gibi ertesi günkü çarpışma için hazırlık talimatları değil, insanların yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları alt etmelerini sağlayacak bilgilerdir. Kıpti’ye göre, ölüm böylesine yakınken esas önemli olan, insanın yaşamı süresince tattığı sevgiler, göğüs gerdiği acılar, katlandığı kayıplardır. Ne de olsa yaşam, hakkıyla yaşandığı sürece anlam kazanır. Paulo Coelho Akra’da Bulunan Elyazması’nda Halil Cibran’ın izinden giderek insanı insan yapan değerlerin aradan geçen bütün senelere ve savaşlara rağmen kolay kolay yozlaşmadığını gösteriyor ve günümüzün keşmekeş dünyasına bir umut ışığı tutuyor. Sevgi, birisi gelip anlam katıncaya dek, bir sözcükten ibarettir.