“Hiç kimse kendine ait olmayan bir hayattan sağ kurtulamaz.”
Kendimetre, bakamadıklarınızı da görmenize olanak sağlayan, bölümlerinin isimlerinden kullanma kılavuzuna kadar özenle hazırlanmış, bir ironi laboratuvarındaki deney sonuçlarına eşlik edercesine ilerlememize karşılık, olamayacakları da öncesinden öğrenebileceğiniz, çok çıkışlı labirent gibi bir roman.
İlk bölümden itibaren, farkındalığın aydınlattığı zihinlerde yaşananları gördükçe; ölümsüz kazalarda çarptıklarımızın karşımızdan değil içimizden gelenler olduğunu ve yaralarımızı ilaçlarla değil kararlarımızla iyileştirebileceğimizi anlıyoruz.
“Kararlarımızı gerçekten kendimiz mi veriyoruz?” cümlesini hayatının ana fikri yapan Mete’nin rehberliğinde ilerleyerek, bir intikam şölenine tanık oluyoruz.
“İnsanların kötüyü hatırlamasının iyi bir şey olduğunu, hatırlanan her kötülük ile tekrarına hazırlandığımızı ve karşılaştığımızda da ilkine nazaran daha az zarar göreceğimizi düşünürdüm önceleri. Yanılmışım.”