Aşk biraz yağmurdur. Yeryüzünün bedenini dostça saracak bir biçimde usul usul, acıtmadan yağan bir yağmur… Teninize dokunduğu an sizi kendinizden geçirebilecek, sarhoş edecek kadar tutkulu yağan bir yağmur... Bazen ise çıplak gözle asla bakamayacağınız, tüm vücudunuzu yakıp kavuran acımasız, yakıcı bir güneş… İşte böyle çok yönlü, bol tanımlı bir bilmecedir aşk. Hakimi, avukatı, doktoru, hırsızı, hamalı… Birçok meslek grubunu bünyesinde toplamayı başarabilmiş bir fonksiyonlar birliğidir aynı zamanda.
Kim vardır ki aşkı uzaktan yakından tatmamış, ona şöyle keskin bir el yordamıyla temas etmemiş, kendi isteğiyle cehennem ateşinde yanmaya razı olmamış olsun, yüreği öfkeden katmer katmer olmuşken ardına bile bakmadan olay yerinden uzaklaşmak zorunda kalmamış olsun?
Ben, bunlardan birine tanık oldum. En gri haline belki de.
(Tanıtım Bülteninden)