Dada serüvenini başlatan ilk Cabaret Voltaire gösterilerinden, akımın kepenk indirdiği 1922 tarihli Weimar konferansına kadar olup bitenin üzerinde ağır etkisi bulunan Tristan Tzara’nın kaleme aldığı Dada Manifestoları, ilk okunuşlarından seksen yılı aşkın bir süre sonra Türkçede ilk kez toplu halde yayımlanıyor.
Dada, “savaş ve burjuva” karşıtı bir sözcük olarak ilk telaffuz edildiği 1916 yılından bu yana, sanatsal ve düşünsel bir karşı tavrın adı ve işareti olarak varlığını ve etkisini değişik kılıklara bürünerek de olsa hâlâ sürdürüyor.