"Ben, seninle aynı alın yazısını yaşıyorum"...
“Ben,Yasemin…
Ben “Vav”dan türeme,Rabbi’ne esir,köle vahşi kadar pişman,kul Elif kadar dik bir yürüyüşle kavuştum Bir Olan’a…
Sen benim Bitmeyen Duam,alın yazımsın…
Bin şükür,binler şükür Vuslat’a”…
…
Bitmeyen Duam,
Çoğu zaman eşiğinde tökezlediğimiz,açılmasını beklediğimiz sırlı kapıların birer birer aralandığı bir yolculuğun romanı…
Birden bire kanatlanan bir kelebeğin,birdenbire filizlenen bir tohumun,goncasına kavuşan bir gülün,düşlerinde gördüğü Sevgili’nin şehrini arayan Yasemin’in hikayesi…
Biz gibi,Siz gibi…
Elinde tuttuğu bir kitabın arka yüzünde,şu anda bu satırları okuyan Dostum,
Tıpkı Sen gibi …
Bütün sürgünlerden,gurbetten,sıla zannedilen her yerden,her köşeden azad olup,Rabbine ürüyen bir yolcunun,yalınayak adımları…
Bitmeyen Duam,
Yazarının değil,sayfaları arasında dolaşan her bir okurun kendi masalı…