Peygamberlere inanmak, îmânın temelini oluşturan unsurlardan biridir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz, son peygamberdir. Sûfîler, O’nun daha Âdem var olmadan peygamber olduğunu ima eden sözüne dayanarak, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hem ilk, hem de son peygamber olduğunu ifade ederler. Evvelin ve âhirin nesi varsa, hepsi Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yansımasıdır. Bir kimsenin gölgesi eve kendisinden önce girse de, hakikatte evvel, o kimsedir. Evvel de âhir de, Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Varlık âlemine çıkan her güzellik, O’nun sayesindedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den önceki ve sonraki peygamberlerin varlığı, O’nun varlığı için bir mukaddime gibidir. O, hülâsâdır, neticedir, özdür, resûl ve nebîlerin en sevgilisidir. Allah’ın ahlâkı, yüce Mevlâmızın peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği şeriatlarıdır. Sûfîlere göre, Allah’ın ahlâkının tamamı, Hz. Muhammed (s.a.v.)’dedir. Aynaların en düzgünü, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in aynasıdır. Allah o aynaya en mükemmel şekliyle tecellî etmiştir; onun için son peygamber O’dur. Kişi, kendi aynasına yansıması için, Hz. Muhammed’in aynasında tecellî eden Hakk’a bakmalıdır. İşte o zaman Hakk’ı kendi yansıttığı güzelliği ile Hz. Muhammed’in gördüğü gibi görebilir. O, kişinin gözündeki aydınlıktır. Sahabenin yaşamış olduğu, tam da budur.