Tek kalmanın çift olmak kadar ağır yükü...
Caddelere, sokaklara taşan yalnızlıklar...
Aynası hüzünlü erkekler, bir varmış bir yokmuş kadınlar...
Modası geçmiş arabalar, acısı hiç geçmeyen yaralar...
Gerçekle hayali ayırt edecek takati kalmayanlar...
Hakan Kulaçoğlu'dan “Hayat böyle bir şey olmamalıydı,” diye içten içe dertlenenlerin hikâyeleri.
Sonra anlamaya başladım, sonra gerçek hayal, hayal de gerçek oldu. Sonra ben ben oldum. Sonra hafif bir rüzgâr esti, serin oldu. Sonra gördüklerimle görmediklerim, duyduklarımla duymadıklarım, bildiklerimle bilmediklerim, tanıdıklarımla tanımadıklarım, anladıklarımla anlamadıklarım, yaşadıklarımla yaşamadıklarım bir oldu, aynı oldu, ayrılmaz oldu. Sonra, hepsi önüme geldi, yanımdan geçti, arkamda kaldı; hepsi aynı renk, aynı ses, tek bir nefes oldu. En sonunda da zaman durdu ve her şeyin adı hayat oldu.