Camlardan bakan gülümsemelerin, birbirlerine değmeyen ellerin, yabandan geçen yolların düdük sesleri, sızılarını görünmez kılıyordu. Neler vardı içinde bu kadar göğsünü kabartıp sıkıştıran. Kimdi? Neydi? Bu derinden hissettikleri. Neler oluyordu böyle? Yoksa bir köke mi ihtiyacı vardı? Göğsünün tam ortasında derin yaralar açan arayışı bu muydu? Belki de ait olduğu yerin, yaşadığı yıkım nedeniyle, şimdi çok uzağında olmasından mı kaynaklanıyordu? Yoksa herhangi bir yere aidiyeti olmadığı için,
hayat yoluna düşen bir gezgin miydi? Kendini her yerde, biraz sonra kalkıp gidecekmiş gibi misafir hissedişleri…