İşçi servisi durağa yanaştı mı sokağın hareketi, evlerin beton duvarları arasına çekilir. O kedersiz curcuna, akşam haberlerinin sevimsiz iklimi altında kaybolup gider. Dip dibe apartmanların aynı boşluğa bakan mutfaklarında yemek kokuları birbirine karışır. Kokuya kediler, kuşlar üşüşür. Her daireyi çekip çeviren aynı fabrikanın maaşı olduğundan, mutfak masasına aşağı yukarı aynı çorba konur, farklı tencerelerde hep aynı yemekler pişer. Hal böyleyken kaygılar, öfkeler, sevinçler de birbiriyle benzeşir.
1990’ların sonları, 2000’lerin başları. Geçmiş, yorgun ve ümitsiz. Gelecek ise belirsiz... Mark almış başını gidiyor, seçimlerle birlikte ülke yeni bir döneme giriyor, kimilerinin zenginlikten başı dönüyor, kimilerinin cebi para görmüyor, Erovizyon’da tarih yazılıyor, teknolojinin hızına yetişilemiyor, Van Gölü Canavarı’ndan da beter yeni canavarlar türüyor...
Deniz Poyraz, Dünya Unutana Kalır’da Y kuşağının büyüme hikâyesini, Trakya’nın otantik atmosferi içinden anlatıyor..