Bir Bisiklet Yolculuğu
Yolculuğumuzun çıkış noktası Nil nehri kıyılarında bisiklet turu yapan bir bisikletçinin otuz yıl önce çekilmiş fotoğrafı. O zamanki Nil kızıl renkli ve toprak bir yolun yanından akıyor. Yol arkadaşım Hüseyin böyle bir yol ve onun yanı sıra akan Nil nehrinin yemyeşil palmiyeleri arasında bisiklet kullanmanın hayallerini kurup, şu andaki yolculuğun planlarını yapmış. Benimse Nil’le ilgili bu kadar net bir hayalim hiç olmamıştı. Yine de arabaların süslediği, devasa bir otoyolun yanından akan bir nehirle karşılaşmayı ummamıştım doğrusu. Mısır, Nil Nehri’nin dışındaki bölümleriyle bir çöl ülkesi. Dünyanın en uzun nehirlerinden olan Nil Mısır’da olmasaydı, ülke Sahra çölünün uzantısı olarak var’olurdu herhalde. Havadan çekilmiş fotoğrafı dev bir yılana benzeyen nehir, Afrika’nın ortasında yer alan Habeşistan’daki Tana gölü ile Uganda’daki Albert ve Victoria göllerinden doğuyor; böylelikle Mısır’ın yanı sıra Sudan’a da hayat veriyor. Bu güçlü su yol aldıkça beslenip, büyüyor. Tek isteği ve nihai amacı Akdeniz’e kavuşmak olan nehir, karşısına çıkan uzun ve zorlu yollara aldırmadan akıp durur. Nil kendine has güzelliğini belki de çevresindeki çölle oluşturduğu tezat görüntüden alıyor; su ve susuzluk, yeşillik ve boz renkli çoraklık... Sonsuza kadar uzanan boşluk, hayat, ölüm...