Kadim zamanlar... Kalemle tanışmamıştım henüz ama Âdem'in belindeydim; doğmamış çocuklarına benimle aktarıyordu İblis'in tuzaklarını. Havva'nın dilindeydim; beşikte salladığı evladına benimle anlatıyordu cennet hatırasını. Kâbil'in elindey- dim; doğru okusaydı ezeli hakikati, sonra gelenler hiç yazmayacaktı iki kardeşin kan ve gözyaşı akıtan hikâyesini. Ben kelime- ler var olduğundan beri, ecel takdir olunduğundanberi, kadınla adam aynı özden yaratıldığından beri insanoğlunun hücrele- rindeyim. Kimi söyledi, kimi yazdı, kimi yaşadı beni. Hep oradaydım, şahittim. İşte bu yüzden bütün emelim, kıyamete kadar gelecek zürriyetime tahkiye tılsımını fısıldamak. Benden olma mevcudiyetini kabullenmeyen, reddi miras eyleyen densizlere haddini bildirmek.