(Hikayenin Ortasından Diyaloglar)
Ben neysem o olacağım, bu okuldan çıkınca da değişmeyecek bu. Ağlayan heykelin hikâyesini biliyor musun? Benim içimde ağlayan bir heykel var sanki. Ağlıyor ama sarsıla sarsıla değil. Çok üzüldüğüm zaman evdeki pis küveti doldurup kalbimin sesini dinliyorum, biliyor musun suyun içine kafasını sokunca, insan kalbinin atışını duyar, kalbimin sesini duymak bana huzur veriyor.
Ahmet Güntan’dan, Olanlık.’tan sonra yine tamamı diyaloglardan oluşan bir RDAO (Roman Demek Âdet Olmuş). Bu kez deneme, senaryo ve roman arasında gidip gelen bir anlatı. Gece başlayıp ertesi sabah biten bir yatılı okul hikâyesi. 15-16 yaşlarında gençler: Kız Cengiz, Kara Murat, Melek Orhan, Çamur Timur, Çoban Hasan, Arı Tarık, Beket Şevket, Beygir Niyazi, Kirpi İsmail. Arkadaşlarının değer verdiği eşyaları çalıp bir ağaç kovuğunda gizlice toplayan hırsız, sabah disiplin kurulunun karşısında nasıl bir savunma yapacak? Kucak kucak dolaştırılan Afrodit’in suçu ne? Melek Orhan kanatlarından kurtulmak için mi Kirpi’yi ele verdi? Kız Cengiz’i en çok kim seviyor? Sapkınlık mı daha öğreticidir, müfredat mı? İnsanı kim anlar? Ahmet Güntan, sabaha dek süren küçük küçük mahkemelerde, bir grup ergenle suçu, cezayı, adaleti, aşkı tartışıyor. Tam o sırada.’nın ayrıca hiç alışık olmadığınız bir sürprizi de var: bir roman soundtrack’i, Kız Cengiz’in Şarkısı.