Ahmakça hatalar, saçmalıklar, sakarlıklar, aptallıklar... Bunlar uygarlığın temeli ya da insan davranışının belirleyici unsuru olabilir mi? Tarih boyunca akla atfettiğimiz önem bir yanılsamadan mı ibaret? Öyleyse aptallığın anlamı nedir? Bu kitap Diderot'nun anladığı anlamda bir ansiklopedi değil. Kaynağını masallar, karikatürler, fıkralar, trafik kazaları, bahçe tasarımı, bilimkurgu gibi örneklerin oluşturduğu gözlemlerden derlenmiş eklektik bir kitap. XVIII. Yüzyıl akılcılığının ürünü olan ansiklopedi geleneği, Van Boxsel'in girişimiyle tersine çevriliyor: Yazar, Nasreddin Hoca fıkralarının yanı sıra, sanat ve edebiyattan örneklerle, aptallığın zekanın can alıcı bir koşulu olduğunu, ahmakça hataların gelişmeyi tetiklediğini savunuyor. Edebi ve anekdota dayalı bir aldatılanın aynı kişi olduğu, iyilerin kötü olma olanağına sahip olmadıkları için iyiliği seçtikleri insanlık durumlarından söz ediyor bize. Bu eğlenceli kitapta Robert Musil, John Milton, Slavoj Zizek, Pascal gibi isimler; Prometheus, Kikloplar ve Sisyphos gibi mitolojik karakterler bir araya geliyor. Saat farkı yüzünden amacına ulaşamayan terör eylemleri, bilgisayar kullanımının kağıt tüketimini artırması, güneşin zararlı etkilerinden korunmak için kullandığımız kremlerin kanserojen maddeler içermesi, aptallığın yaygınlığını ve evrenselliğini kanıtlayan örneklerden yalnızca birkaçı. Ancak örnekler sonsuz. Zira aptallık insanlığın olduğu bir yerde.
Van Boxsel çareyi aptallığın kendi diyalektiği içinde arıyor ve şu reçeteyi öneriyor: "Aptalca bir harekete karşı en iyi çare, onu derhal tekrarlamaktır. Tekrar, aptallığın zehrini akıtır ve onu şakaya dönüştürür. Böylece aptallık bilinçli hale gelmiştir; herkes bizi komik bulur. Kültürümüzde akıllılık böyle biçimlenir."