Sancılı bir gebelikten sonra doğan bu çocuk konuşmayı nihayet söktü ve size anlatacak bir şeyi var.
Ankara'nın kasvetinden ve griliğinden bol bol yararlanan bu çocuk, yetimhanelerde yaşanmış olaylardan, yozlaşmanın getirdiği pislikten, ötekileştirilenlerin kininden, nefretinden ve hiçlikten beslenerek bir yer altı anlatısına dönüştü ve yerin üstünde okuyucusuyla buluşmayı bekliyor.
Sil gözyaşlarını Gaip. Yalnız değilsin. Sen de benim gibisin ama bir farkla, senin annen gerçekten bir anlık bile olsa vardı.
Tıpkı hasta döşeğinde alınan bir nefes gibi. Hastalık sendin, havada yayılan bir virüstün sen. Annen derin bir nefes aldı, içine hayatın dolduğunu düşündü ancak ölümdü bu. Seni tanıyorum ve sana daha yakın olmak istiyorum. Hastalıklı bir aşık gibi. Ama bu aşk bir kadın ve bir erkeğin birbirine duyduğu tutkudan ya da çekimden çok daha farklı. Sağanak altındaki köpekler gibi. Evimizi bulamıyoruz, neden biliyor musun? Yağmur bütün kokuları siliyor.