Silahlar patladıkça Evreğeç Kadı da bir yandan “Vur İsmail'im” diye bağırıyor, bir yandan da o tarafa geliyormuş. Ortancayla ölülerin biraz aşağısında karşılaşmazlar mı? Yaşına bakmadan; “Seni deyyusun oğlu,” diye sarılmış taşa. Oğlanların öldüğünden haberi yok ya Karadağ'a mal çıkmış diye o da kızgın. Güya yerden taş alıp da vuracak. Ortanca belindeki kamaya davranıp; “Al buda senin,” demiş. Evreğeç'in işi o saat tamam. Sonra da eve gelip; “Ben gidiyorum” demiş. “Artık buralarda durulmaz. Siz de başınızın çaresine bakın.”
Toplanmış davarı sürmüş İspir'e. İspir, buraların tüccarı. İletip; “Al davarı, ver parayı,” demiş. “Ne verirsen ver.” Sonra sır olup gitti, Nereye gittiğini kimse bilmedi. Kimisi; Maraş'taymış, bakır ustası olmuş, dedi. Kimisi; Mersin'deymiş, davarın parasıyla narenciye bahçesi almış, dedi.
Ama hiç birinin aslı yokmuş. Gene bu dağlarda saklanırmış. Kör olur dağı kısmı. Nereye gidebilir ki! Sonunda onu da başkaları vurdu.