Antikçağ’dan beri tüm toplumlarda, birlikte yaşamanın imkânı ve koşulları üzerine bir tartışma sürüp gidiyor.. Bir tarafta kimlik talepleri ortaya atılıp kültürel özgüllükler savunulurken, diğer tarafta toplumsal uyum ve siyasal iktidar adına bir ve tek olma iddiası daima gür bir sesle yineleniyor...
Çokkültürlülük, bu özerklik taleplerinin tanınmasını amaçlayan bir hareket olarak nitelenir. Çokkültürlülük anlayışına göre kamusal alanda farklı kültürlerin bir arada yaşaması sağlıklı bir toplumsal yapının anahtarıdır. Bu amaca yönelik olarak pozitif ayrımcılık, anadilde eğitim, kıyafet özgürlüğü gibi birçok uygulamaya başvurulması söz konusudur. Tüm bu düzenlemelerin amacı özetle, dünyadaki kimlik hareketlerinin, farklı kültürel ufuklara sahip nüfus topluluklarının bir arada ve barış içinde yaşayabilmelerinin sağlanmasıdır.
Milena Doytcheva bu kitapta çokkültürlülüğün sorunlarını ve kazanımlarını sorguluyor. Yazar, çokkültürlü yaşayış pratiğini yüceltmeksizin, öte yandan zaaflarını da gözden kaçırmaksızın, ayrıntılı bir şekilde ve belgelere dayanarak siyasi sonuçlarına ışık tutmaya çalışıyor.