Tek suçu doğduğu yerdi. O yüzden bir türlü kendisini kocası ve çevresine kabul ettiremiyordu. Irkçı baskılarına daha fazla dayanamayarak memleketine döndü ama orada da dulluğu ve güzelliği başına bela oldu. Oysaki onun düşleri başkaydı. Göçü durdurmak, köylere fidan diktirerek, ormanları yakılmış çıplak dağları yeşillendirmek ve terk edilmiş topraklara can vermekti.
Aşkın yaşı ve kuralı var mı ve herkesle aşk yaşanır mı? Yazar bu romanında bu soruların cevabını yaşanmış bir öyküyle vermeye çalışırken aşk denilen güçlü duygunun insanları nasıl süründürüp avallılaştırdığını çarpıcı bir şekilde anlatır. Özellikle evli bir babanın dramıdır bu. Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir roman.
Dağlarım daha Güzel ve Umutlar Yaşamalı adlı romanlarından sonra R.Yaman bu yeni romanı ile de bizi yine akıcı anlatımına, yarattığı canlı kişilere ve sosyal bir konuyu dile getirişindeki ustalığına hayran bırakıyor. Romanda kişiler o kadar canlı ve gerçektirler ki kitabı okurken adeta yaşıyorsunuz. Lirik bir destanı okur gibi kitabı elinizden bırakamayacaksınız.
Hüseyin Can
