İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra (1952) girdiği basın hayatında çeşitli inceleme, deneme, makale, vb., özellikle de Anadolu ve Anadolu Türkçesi üzerine araştırmalarıyla tanındı. Yazar, "Edebiyat, yalnız belli yazıların, şiirlerin, sanat yaratmalarının açıklanması, yorumlanması niteliğinde bir dal değildir... Edebiyat toplumun sorunlarına eğilmeli, toplumun gelişmesinde belli bir görev yüklendiğinin bilincine varıp kolları sıvamalıdır" savından hareketle günümüze kadar elliden fazla yapıt verdi. İki ciltlik bu "Divan Şiiri" derlemesinde, İ. Z. Eyuboğlu, bu şiir türünün, Türkler'in anayurdu Asya'ya ve Anadolu uygarlığının başlangıç çağlarına giden iki kökten kaynaklandığını dikkate alarak, onu belli bir topluluğun salt buluşu gibi göstermenin yanılgı olduğunu ispatlıyor. Buna göre, divan şiiri atalarımızın düşünsel ürünlerinden beslenmiş, karışıp kaynaşmış bir birikimdir ve Türk dilinin gelişim çizgisi üzerinde Asya'dan doğarak, Türk yurdu Anadolu'daki uygarlığın bağrında olgunluğa erişir. Kısacası, divan şiiri Türk insanının olağanüstü tarihiyle bir bütündür; geniş bir evrenin yaşama bakışını, beğenisini, düşünsel biçimlenişini gösterir.