Televizyon Futbolu ve Futbol Medyası
Futbol yorumculuğu, nicedir, en gözde halk felsefesi tahtında oturuyor. Milyonlar televizyondaki “futbol geyiklerinin” esiri. Futbol medyasının klişelerle, dargörüşlülükle, basbayağı palavrayla yüklü budalalaştırıcı söyleminin, bu ülkedeki kollektif mantık ve muhakeme yetmezliğinin, “zihniyet bozukluklarımızın”, kocaman bir aynası olduğunu
... sadece o kadar da değil, bizzat güçlü bir kaynağı olduğunu söylemek abartma sayılır mı? Elinizdeki küçük kitap, bu dev lunapark aynasına, futbol medyasına bakıyor. Daha doğrusu, futbol medyası üzerinden futbol âlemine bakıyor. Futbolu anlamlandırma ve sevme biçimlerinin nasıl deforme olduğunu, tek boyutlulaştığını, çirkinleştiğini gösteriyor. İnsanın içindeki çocuğu –daha ziyade oğlan çocuğu!– hep yaşar kılan eşsiz bir oyun, zevki paylaşıldıkça çıkan engin bir tutku olan futbolun, endüstri haline geldikçe nasıl kirlendiğini bir defa daha hatırlatıyor, aslında. Türkçe edebiyatta ironinin hakkını veren nadir isimlerden birinin, Ümit Kıvanç’ın, yazarlığının bir başka cephesi olan eleştirel siyasi denemeleriyle de birlikte düşünülebilecek bir “hâl-i pür melâlimiz” tasviriyle karşı karşıyayız.
Ama dikkat: Ofsayta düşmeyin! Bu bir “futbol reddiyesi”, futbola uzaktan, dışardan bir bakış değil! Hâlâ “amatörce” top tepen ve bizzat pazar-gecesi-futbol-programları kurbanı olan biri tarafından, futbol sevgisiyle, futbolun içinden yazılmış bir risale.