Dostoyevski, evet, bu oydu! Suç ve Ceza’sıyla beni çarptı, felç etti. Bana kahramanı Raskolnikov’un kaderini izlemeyi yasakladı: İkinci bir kadını öldürmek, bu kez masum birini; bana suçumu hatırlatacak olan parayı ve mücevherleri almak... Kendi pişmanlıklarıma yem olmak, bir suçluluk çukurunda kararmak ve sonunda zindanlara düşmek... O zaman? Kaçmak daha iyi, zavallı bir enayi, aptal bir suçlu gibi. Kanlı eller ve boş ceplerle. Ne saçmalık! Kahrolsun bu Dostoyevski! Kahrolsun Dostoyevski, daha önce Sabır Taşı kitabıyla büyük ilgi gören Rahimi’nin, ölümün kol gezdiği vatanı Afganistan’ı, suçu, vicdan azabını ve cezayı sorguladığı bir tür Afgan Suç ve Ceza’sı. Roman, aklın terk ettiği, Tanrı’nın çok fazla hissedilen varlığının bir süre sonra tanrısızlığa dönüştüğü çağdaş Afga¬nistan’ı iyilik ve kötülük kavramları üzerinden sorgulayan ve Rus edebiyatından izler taşıyan bir yapıt.