“Ben ki Hallac-ı Mansur; Enel-Hak diyerek can veren, ben ki Hallac-ı Mansur; dokuz yıl zindanlarda yatıp derisi yüzülerek öldürülen, ben ki Hallac-ı Mansur; yoktan gelip Yok’a giden….
Sevgiye inandım çünkü her şeyin başı sevgi, imanın çekirdeği sevgi, yaradılışın temeli sevgi, var olmanın nedeni sevgi.
Evren sevgi üzerine kurulmuş, sevgi üzerine dönmekte. Bir insanın bir başka insana duyduğu cismani sevgi, bir insanın Yaradan’a duyduğu ilahi sevgi ve bir insanın kendisine duyduğu bencilce sevgi. Hatta Yaradan’ın yarattığı kullarına karşı duyduğu sonsuz sevgi, hatta ve hatta Yaradan’ın kendi kendisine duyduğu ve kainatı var eden sevgi…
İşte bu sevgiydi, beni ben edip Enel-Hak dedirten.
Tövbe et dediler etmedim, af dile dediler dilemedim, tek tek kestiler de bütün uzuvlarımı yine de “ah!” demedim.
Hayat dediğin nedir ki namerde boyun eğince?
Kim beni razı edebilir, kula kulluk etmeye?”