İki genç kız. İyi ve kötü yan yanaydı.
Onlar çocukluk arkadaşıydılar, kardeşten de öteydiler.
Mağduriyetine, arkadaşının saplantı olan kıskançlığı yol açtı.
Kıskançlık entrikaları getirdi. Hırsı ve ihtirasıyla beslendi.
Aynı kişiye âşık oldular.
Her ne pahasına olursa olsun hedefine varacaktı.
Hedefi, canım dediği arkadaşını yok etmekti.
Şeytani oyunun çarkına sıkıştı. Masumiyetini ifade edemedi.
Sevdiklerini kaybetmesine neden olan, iyinin mağlubiyeti, kötünün galibiyetiydi.
Pompei’de geçmişteki yaşantısıyla yüzleşti.
Bahar Asilsoy ya da Belladonna Agustino...
Zira bugün yaşananların, o gün yaşananlardan yoktu farkı.
“Yüzyıllık ihanet” hakikatiydi.
Kader çizgisi “hakikat” olandı. “Hakikat” ise değişmiyordu.