“Artık sevdiğine kavuşamayan kimse yok mu ki türküsü yakılmıyor? Artık ölümden şikâyet eden kimse mi yok ki ölüme türkü yakılmıyor? Ölümlere o kadar alıştık ki bunun artık mümkünü yok. Nâzım; “en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı” diyordu. Biz yirmi birinci asırlıyız ve her gün çocuk ölümleri görmeye alıştık.”
Raşit Ulaş, Metrobüs, Domates ve Ev Kirası adlı kitabında Türkiye’yi, sevdayı, sokağı, çocuk olmayı, geçim sıkıntısını konu ediyor; kısacası yirmi birinci yüzyıl Türkiye’sinde nasıl “insan” olarak kalınabileceğinin yollarını şairane bir tavırla arıyor.